• Türkçe
  • English
  • العربية
  • Pусский
  • Spanish
  • France
  • Germany

sen olmaya hazır mısın?

sen  olmaya hazır mısın?

Büyümek ne çok anlam barındırıyor içinde, ne önemli özünde.
Sizlerde büyürken içindeki çocuğu unutanlardan mısınız? Yoksa onunla birlikte büyüyenlerden mi?
Büyümek yaşça, beyince, ruhça birlik içinde olunca anlamlı.

Bu aralar kiminle konuşsam mutsuzum diyor, benimde oluyor tabi ama bunu kronik hale getirmiyorum. Silkelenip düşüncelerimi dağıtıyorum. En büyük mutsuzluk insanın kendisi olamaması olduğuna inanıyorum.
Büyürken kim olduğumuzu unutup, başkalarının istediği gibi bir insan olduğumuz için olabilir mi?
Ya kalıplar onlara ne demeli. Bizi cenderede sıkıştırıyor.
Beynimde binlerce soru uçuşuyor.
Sen olmaya hazır mısın?
Mutlu olmak basit.
Mutlu olacağım demen yeterli aslında
Bir yerde okumuştum, beyin çok karmaşık bir yapıya sahip ama çabuk kanıyormuş. Yani ben mutluyum dersen buna inanır. Neymiş inanmak çok önemli bunu sakın unutma.
Evini temizlemeye gösterdiğin özeni, zihninde de göster, temizle o negatif düşünceleri, kapının önüne koy negatif insanları, zihnin senin evin bunu uygula.
Her sabah kapımı açıyorum derin nefes alıyorum, yaşadığımı hissediyorum. Çiçekleri, ağaçları, kuşları selamlıyorum. Sonra güneşe çeviriyorum yüzümü, umut depolarımı dolduruyorum, gökyüzüne bakıyorum derin maviliğinde kayboluyorum. Bilmecenin ipuçlarını toplarca bakıyorum, şifreleri çözmek için bütün sembolleri topluyorum. Çok uzaktan geçen, bir yerlere yetişmeye çalışan uçağı selamlıyorum.
Her gece uyumadan önce açıyorum penceremi, gökyüzündeki yıldızları izliyorum, zihnimi boşaltana kadar. Ne kadar muhteşem bir görüntü. Evrenin ne kadar büyük olduğunu, bizimse içinde küçücük bir yer kapladığımızı düşünüyorum ve kesinlikle biliyorum ki evrende yalnız değiliz. Bunları düşününce canımı sıkan şeylerin ne kadar anlamsız olduğunu anlıyorum, gülüyorum. Kendimi hatalarımla kabul ediyorum.
Her gece huzurla koyuyorum kafamı yastığa. Çocuklara kitap okumadan veya masal anlatmadan uyumalarına izin vermiyorum. Her gece birbirimize ne kadar çok sevdiğimizi söylemek bizi mutlu ediyor.
Tüm beni kötü hissettirecek olumsuz hislerden uzak durmaya çalışıyorum, hislerim hissizleşmeye başladığında anında silkeleniyorum kafamın tozunu alıp, netleştiriyorum düşüncelerimi.
Dışarıda bol ve uzun yürüyorum hem dışarıya hem de içime doğru…
Mesela artık samimi olmayan hiç bir sohbetin içinde olmamaya çalışıyorum.
Sevdiklerime daha fazla zaman ayırıyorum bile isteye.
Vaktim yok demiyorum sevdiklerime, kitap okumak için yeni saatler oluşturuyorum. Sevdiklerime kitap hediye ediyorum.
Gerçekten nefes alıyorum ve bunu tüm hücrelerime kadar hissediyorum, hissetmek kalbime çok iyi geliyor, kalbimin ritmi ile dans ediyorum.
Fırsat buldukça her boş bulduğum yere çiçek ekiyorum ya da bir tohumu toprakla buluşturuyorum.
Yolda durup ağaçların birbirleriyle uyumlu dansını izlemekten ve konuşmalarını dinlemekten büyük zevk alıyorum.
Bir yerde izlemiştim ağaç kökleri birbiriyle internet ağı gibi iletişim içinde oluyorlarmış. Woodwide web (www) ağaçları birbirine bağlayan İnternet ağıdır. Mantarlarda bu iletişime yardım ediyor. Mantarlar ağaçlar için gerekli besinleri sağlıyor. Mesela bazı orkide türleri korsanlık yapıp ölmek üzere olan ağaçların kaynaklarını yiyerek hayat buluyor. Muazzam bir denge birinin yok oluşu diğerine hayat oluyor. Yani çevremizdeki canlılar arasında sandığımızdan çok daha güçlü bağlar var.
Orman sizi çağırıyor duyuyor musunuz?
İnsanların ne düşündüğünün çok önemli olduğunu sürekli hatırlatan toplum içinde yanılgıya düşmemek gerektiğini sık sık hatırlatıyorum kendime.
Yediğim yemeği dışarıda terk edilmiş hayvanlarla paylaşıyorum. Tek etmeyin can’ları.
Tek başıma değilim bu hayatta elbette ama hepimiz aslında tek başınayız bunun bilincinde yaşadığım için kendi başıma bir şeyler yapmanın zevkini de biliyorum.


“Kendinizi, kendinizle zaman geçirmeyi yalnızlık sanmayacağınız şekilde yetiştirin.” Tarkovski

 


Sevgi ile kalın…